1. Yazları 3 Ay Tatil Yapmazlar
Öğretmenlerin yaz tatili resmi olarak 1 Temmuz’da başlar. Yani okullar kapandıktan sonra da okula gitmeye, toplantı ve seminerlere katılmaya devam ederler.
Tatil sonrası göreve başlama tarihleri ise 1 Eylül’dür. Yani okullar açılmadan önce yine okulda olur, yeni eğitim-öğretim yılı için hazırlık yapar ve yine toplantı ve seminerlere katılırlar.
Bu durumda, öğretmenlerin yaz tatili 3 ay değil, 2 aydır (8 hafta). Bazı Avrupa ülkelerindeki öğretmenlerin yaz tatili süreleri ise şöyledir: Finlandiya 10-11 hafta, Yunanistan 12 hafta, İtalya 12-13 hafta, İspanya 11 hafta, İsveç 10 hafta, Fransa 9 hafta.
2. Çok Maaş Almazlar
Aslında öğretmenler birçok özel sektör çalışanının yanı sıra devlet memurları arasında da yüksek maaş alanlar arasında sayılmaz.
Örnek verecek olursak; polis, doktor, hemşire, mühendis, avukat, vaiz, milletvekili sekreteri gibi memurlar arasında en düşük maaş alanlar öğretmenlerdir.
Bunun yanı sıra özellikle Doğu bölgelerinde ve ulaşımı zor köy ya da kasaba gibi yerlerde diğer memurlara oranla lojman imkanları daha sınırlıdır. Yani lojman daha kötüdür, sayısı azdır ya da hiç yoktur.
3. Az Çalışmazlar
Öğretmenlerin en çok eleştiri aldığı nokta da az çalıştıkları yönündedir. Oysa öğretmenler eve iş götüren nadir meslek grupları arasındadır.
Öğrencilere sınav hazırlama, sınav kağıtlarını değerlendirme, proje görevlerini kontrol etme ve değerlendirme, öğrencilerin aldığı notları sisteme girme, yapılan toplantıların raporlarını hazırlama gibi pek çok işi mesai dışında yapmaktadırlar.
Aynı zamanda haftada bir gün, eğer okulda yeterli öğretmen yoksa iki gün, ders aralarında nöbet tutmaktadırlar ve bu nöbet süresi 1,5-2 saati bulmaktadır.
2015 yılı OECD raporlarına göre öğretmenlerin yıllık ortalama zorunlu çalışma süresi 1675 saat iken, Türkiye’de bu 1816 saat olarak hesaplanmıştır.
Diğer ülkelere bakacak olursak bu rakam Almanya’da 1793, İsveç’te 1767, İspanya’da 1425 saattir.
4. Rahat Bir Ortamda Çalışmazlar
Öğretmenler, belki çoğumuzun zorlanacağı, belki de başa çıkamayacağı, ortalama 30-35 öğrencinin bulunduğu bir ortamda güç şartlarda çalışmaktadırlar.
Sınıf yönetimi başlı başına zorlu bir iştir. Öğretmenler yaklaşık kırk dakika boyunca sınıf düzeninin bozulmamasına özen gösterirken aynı zamanda öğrencilerin derse odaklanmalarını ve konuyu anlamalarını sağlamak zorundalar.
Bu süre zarfında da aktif şekilde ayakta olurlar ve konuşurlar. Bu nedenle de varis ve kronik faranjit gibi meslek hastalıklarına yakalanmaları kaçınılmazdır.
5. Çok Saygı Görmezler
Bizlere kolayı seçip balık vermek yerine balık tutmayı öğreten öğretmenlerimiz, değişen dünya düzeni içerisinde eski zamanlarda gördükleri saygıyı görememektedirler.
Çoğu toplumda öğretmenlere saygı, maalesef, aldıkları maaşla doğru orantılı hale gelmiştir.
2013 yılında yapılan ve 21 ülkeyi kapsayan bir araştırmaya göre sadece Çin’de öğretmenler doktorlar kadar yetenekli görülmektedir ve maaşları çok yüksek olmadığı halde oldukça saygın bir konumdadırlar.
Umuyoruz ki yakın gelecekte dünyadaki tüm öğretmenler hak ettikleri saygıyı görürler.
Yorumlar