1. Davut Heykeli (David)
Sanatçının en iyi ve en ünlü eserlerinden biri olan bu heykel 1501 yılında yapılmaya başlanmış ve 1504 yılında tamamlanmıştır. Mükemmel “insan oranı”nı gösteren bu heykel, Floransa’nın sembolü haline gelmiştir.
Eseri görenlerin, kalp çarpıntısı, baş dönmesi, halüsinasyon gibi belirtileri olan “Stendhal Sendromu” yaşadığı görülmektedir.
Aslında gerçek insan oranları göz önüne alındığında, heykelin üst kısmı, alt kısmının oranlarına göre daha büyüktür. Bunun sebebi, heykelin kilise cephesine veya yüksek bir yere oturtulma düşüncesiyle hazırlanmış olması. Çünkü bu açıdan oranlar doğru görünecektir.
Rönesans heykel sanatının başyapıtı kabul edilen bu eser, Davut’un Golyat’a saldırmaya karar verdiği anı simgelemektedir. Heykel yapımının, en iyi sanat şekli olduğunu öne süren “Disegno Sanatsal Disiplini”ne bağlı olan Michelangelo’ya göre Davut, çalıştığı mermer bloğunun içindedir ve dışarı çıkarılmayı beklemektedir.
2. Adem’in Yaratılışı (Creazione di Adamo)
Sistine Şapeli’nin tavanında yer alan oldukça ünlü bir fresktir. 1511 yıllarında yapılmıştır. Tanrı’nın yüzünün, Michelangelo’nun kendi yüzü olduğu varsayılmaktadır. Eser, Tanrı’nın, ilk insan Adem’e hayat üflemesini anlatır. Bilinen en ünlü tanım bu olsa da bir sürü başka görüş de vardır.
Bir diğer görüş, reform ve rönesanstan sonra insanın Tanrı’ya yabancılaşmasının resmedildiğini savunur.
Bir başka görüşe göre ise de, Tanrı’nın etrafındaki meleklerin pelerinlerinin bir beyin şekli oluşturduğu ve Tanrı’nın aslında kafamızın içinde yer aldığı anlatılmaktadır.
Michelangelo’nun gerçekte neyi anlatmak istediğini asla anlayamayabiliriz. Ancak bu, eserin ilahi güzelliğini asla değiştirmeyecek.
3. Musa’nın Hükmü (Mosè)
II. Julius’un anıt-mezarının merkezinde yer alan heykelde tasvir edilen kişi Musa peygamberdir. Devasa boyutta ve oturmuş bir vaziyette tasarlanmıştır. Heykelin her iki yanında, dışa dönüklük ile içe dönüklüğü simgeleyen Lea ve Rahel heykelleri bulunmaktadır.
Musa “on emri” halkına bildirmek için Sina Dağı’ndan döndüğünde, halkının altından bir buzağı heykeline taptığını görür. Heykel, bu anı temsil etmektedir. Musa, öfkeli ama sakin durur. Adeta birazdan kalkıp sükunetle on emri okummaya başlayacakmış gibi görünür.
4. Cascina Savaşı (Battaglia di Cascina)
Nehir kıyısında yıkanan Florentina askerlerinin, ani Pisa saldırılarından korkup silah kuşanmaya başlamasını anlatan bu eserin yapımı için, Michelangelo’yu, Floransa Cumhuriyeti devlet adamı Piero Soderini görevlendirmiştir.
Eser aslen karşısında Leonardo da Vinci’nin Anghiari Savaşı tablosunun bulunacağı, Eski Saray’ın Salone del Cinquecento duvarı için bir tablo olarak niyet edilmişti.
Ancak Michelangelo tabloyu asla tamamlamadı. Kompozisyonun karton bir kopyasını yaptı. Birçok sanatçı eseri kopyaladı. Günümüze kadar gelip en dikkat çeken kopya ise Michelangelo’nun öğrencisi Sangallo’ya aittir.
5. Sentorlar Savaşı (Battaglia dei centauri)
1492 yılları civarında yapılan bu kabartma şuan Floransa’da “Buonnarroti Evi” müzesindedir.
Michelangelo’nun,gençlik döneminde yaptığı eserler arasında en iyilerden biri olarak gördüğü bu tamamlanmamış kabartmanın konusu, Sentorlar ve Lapithler arasındaki efsanevi savaştır.
Michelangelo’nun erkek vücuduna olan hayranlığının bir başka örneği olan bu eser hükümdar Lorenzo de’ Medici için yapılmış ancak prensin ölümünde bitirilmeden bırakılmıştır. Eser, Deianira’nın Kaçırılışı olarak da teşhis edilmiş olup, sanatçının Geç Roma Lahit çalışmasını yansıtır.
6. Bacchus (Bacco)
2 buçuk metre uzunluğunda olup, Roma şarap tanrısı Bacchus’u temsil etmektedir. Kesin olmamakla birlikte, bu çalışmanın, sanatçının Roma’daki ilk dönemine ait olan iki eserden biri olduğu düşünülmektedir.
Bacchus’un arkasında oturan faun, (yarı keçi yarı insan kır ve orman canlısı, yunan mitolojisinde: satir) sol elinden kaymakta olan bir salkım üzümü yemektedir.
Sanat tarihçisi Johannes Wilde eser için “Sarhoş, kaba ve eski kafalı görünüyor… kısacası, bu bir tanrının görüntüsü değil.” demiş olsa da, eser birçok sanat eleştirmeni tarafından beğenilmektedir. Heykel, şuanda Floransa’da bulunmaktadır.
7. Pietà
Fransız Piskopos Jean Bilheres tarafından San Pietro’daki mezarı için sipariş edilen heykel, kucağında ölü İsa Mesih’i tutan Meryem Ana’yı simgeler. Bu eser, heykelcilik için yeniliklerin öncülerindendir.
O dönemde Meryem Ana ve İsa’nın bir arada olduğu mermer yapıtlar yaygın değildi. Meryem Ana’nın yüzünün genç tasvir edilmesi de yeni bir hareketti.
Michelangelo, ilk denemelerinde 3 mermer bloğunun istenmeyen bir yerden kırılmasının ardından, 4. denemesinde heykeli tamamlamayı başarmıştır. Eser, Michelangelo için çok önemli olmalıdır ki, sanatçının imzaladığı tek eserdir. İmzasını, Meryem’in kuşağının üstüne yontmuştur.
Heykel şuanda San Pietro Katedrali koruma altında, camdan bir kafesin içinde tutulmaktadır.
Yorumlar