1. Bastırma (Repression)
Kaygı yaratacak durumun varlığı, bilinç düzeyinden uzaklaştırarak bilinç dışına itilmesidir.
Her ne kadar savunma mekanizmalarının çoğunluğu zaten bilinçdışı gerçekleşse de, bu bilinçdışı uygulamanın en net görüldüğü savunma mekanizmalardan biri bastırmadır.
Kişi kaygı yaratan durumu kasıtlı olarak bastıramaz. Özellikle çocukluğunda bir travma yaşayan bireyin, ileriki yıllarda bu travmayı hatırlamaması örnek olarak verilebilir. Özellikle dizilerde, filmlerde “çocukluğa inmek” denilen şeyin nedeni tam da budur. Bir başka örnek vermek gerekirse, dişçiden korkan birinin diş hekimiyle olan randevusunu unutması ve tedaviye gitmemesi de bastırmanın sonucudur.
2. Yadsıma, İnkâr (Denial)
Benlik için tehdit olan veya tehlikeli sayılan bir durumun kabullenilmemesi, tehditin yalanlanması, durumun yok sayılmasıdır.
Bastırmada yaşantı hatırlanmazken, inkârda yaşantı hatırlanır ancak kabul edilmek istenmez. Ölümcül hastalığı olan birinin uzun vadeli kredi çekerek yeni bir ev alması, o evde yaşayacağı hayalini kurması örnek olarak verilebilir.
Çevremizde bazen görürüz. Yakınını kaybeden biri, buna inanmayarak çeşitli hediyeler alır, hayatını kaybeden kişiyle ilgili sürekli olarak tatil planları yapar, ve “aslında o ölmedi” gibi cümleler kurar veya “hâlâ inanamıyorum gerçekten öldü mü?” gibi söylemlerde bulunur. Tüm bunlar yadsımanın örnekleridir.
3. Karşıt Tepki Geliştirme (Reaction Formation)
Kişinin rahatsız edici bir güdüsünü fark etmesi sonucu, tam tersini ifade ederek veya tam tersi şekilde davranarak asıl güdüsünü saklaması durumudur.
Annesini sevmeyen, ondan nefret eden birinin, bunu ifade etmenin toplum tarafından hoş görülmeyeceği düşüncesiyle sürekli olarak çevresine ve annesine, annesini çok sevdiğini söylemesi, eşcinsel birinin çevresinden tepki alacağı kaygısıyla, bunu saklamak için cinsel yönelimine aykırı söylemlerde bulunması örnek verilebilir.
4. Mantığa Bürüme (Rationalization)
Bir davranışın yapılmasının nedenlerini, görünüşte mantıklı bir sebebe dayandırmak, davranışı daha kabul edilebilir bir hale getirmek için yeniden yorumlamaktır.
Çok sık kullanılan bu savunma mekanizmasının çevremizdeki en bilindik örneği, çocuğunu döven bir babanın şiddet olgusunu kabul etmeyen birine, çocuğunun iyiliği için dövdüğünü söyleyerek açıklamasıdır.
Ya da işten çıkarılan birinin zaten çalışma şartlarının ağır olduğunu, işi zaten sevmediğini, işten çıkmayı düşündüğünü ifade etmesi, mantığa bürümenin birer örneğidir.
5. Entelektüelleştirme
Mantığa bürümeye benzeyen bu savunma mekanizmasında da, davranışın bir sebebi olduğu ve davranışın bundan kaynaklandığı savunulur. Ancak mantığa bürümeden temel farkı, bu nedenlerin bilimsel verilere, sosyolojik olgulara dayandırılarak açıklanmasıdır.
Çocuğunu döven baba bunu iyiliği için yaptığını söylerken mantığa bürüme mekanizmasını kullanır. Ancak bunu çocuğuna öfkelendiğinde, adrenalin hormonu yükseldiği için çocuğunu dövdüğünü söylüyor veya bunun baba olmanın bir gereği olarak açıklıyorsa, olaya bilimsel, sosyolojik bir dayanak oluşturmaya çalıştığı için entelektüelleştirmeyi kullanmış olur.
6. Yansıtma (Projection)
Temelde hoş görülmeyen, rahatsız edici bir yönü olan güdü, istek, duygu ve düşüncelerin başkasına atfedilmesidir.
Kimi zaman çevremizde görürüz. Başkasının hakkında sürekli olarak konuşup, dedikodu yapan kişiler “herkes ne kadar da dedikoducu” diye şikâyette bulunur.
Veya okuldaki bir hocasını sevmeyen öğrencinin, “benim onu sevmemem için bir nedenim yok; hoca beni sevmiyor” gibi söylemlerde bulunması yansıtmanın birer örneğidir.
7. Yüceltme (Sublimation)
Freud’a göre id’den gelen iki temel dürtü saldırganlık ve cinselliktir.
Yüceltme, İd’ten gelen bu ilkel dürtülerin toplum tarafından kabul edilebilir hale getirilmesi için, daha farklı davranışlara dönüştürülmesidir.
Saldırganlık dürtüsü ağır basan birinin boks gibi sporlarla ilgilenmesi, enerjisini bu alana yönlendirmesidir.
Tabi bu durum boksörlerin kötü, şiddet eğilimli insanlar olduğu sonucuna götürmez bizi. Aksine bu eğilimi daha kabul edilebilir bir hale getirdiği ve enerjisini o yönde kullandığı için boks ringi dışında birine şiddet uyguladıkları pek görülmez.
8. Gerileme (Regression)
Kişinin hayatında sorun yaşadığı durum ve dönemlerde, hayatının daha az rahatsız edici olduğu, kendini daha güvende ve huzurlu hissettiği dönemlerdeki davranışlarına dönmesidir.
Okulda başarısızlık yaşayan bir çocuğun, yaşadığı huzursuzluk sonucu parmak emmeye başlayarak bebekliğindeki huzurlu döneme geri döndüğü düşüncesi, kardeşinin doğmasından sonra yaşadığı kıskançlık nedeniyle normalde tuvalet eğitimi olan çocuğun yeniden altını ıslatmaya başlaması çok sık görülür.
Çevrenizde özellikle okula başladıktan sonra parmak emen veya altını ıslatan çocuk varsa, ailesini bu konuda bilgilendirip, ailenin çocuğunu bir psikologa gitmesini önermeniz faydalı olabilir.
9. Yön Değiştirme (Displacement)
Savunma mekanizmalarından en bilinenlerinden biri şüphesiz yön değiştirmedir. Çünkü şimdiye kadar olan savunma mekanizmalarını yaptığımızı görmek zor iken, bu savunma mekanizmasını fark etmek çok kolaydır.
Id’ten gelen içgüdüleri, o an mevcut olmayan objeye veya daha uygun olan bir objeye yöneltmektir.
Eğer siz de babanızın size kızdığı bir gün odanıza gittiğinizde kardeşinize “Ne bu odanın dağınıklığı, düzelt hemen” diye bağırdıysanız, tepkinizin yönünü değiştirdiniz demektir.
Veya psikoloji derslerinde klasik verilen bir örnek vardır. Müdür personeline kızar, personel eve gelip eşine kızar, evdeki eş çocuğa kızar, çocuk ise köpeğine bağırıp kızar. Hepsinde ortak nokta karşıdaki otoriteye tepki göstermek uygun değildir. Öfke başkasına anksiyetenin etkisinden kurtulmak sağlanır.
10. Özdeşleme/Özdeşim Kurma
Kişinin kendisinde eksik gördüğü veya beğenmediği yönlerini fark ettiğinde, başka birine ait özellikleri taklit etmesi veya onun başarılarıyla övünmesidir.
Kendisi okumayan bir babanın tıp fakültesi kazanan çocuğuyla abartılı bir şekilde sevinip övünmesi buna örnek verilebilir.
Bu durumda baba kendisiyle çocuğunu özdeşleştirerek kendisi kazanmış gibi bir tavır sergiler. Ergenlik yıllarında özellikle çok popüler şarkıcılara karşı görülen aşırı bir hayranlık beslemek de özdeşim kurmanın sonucudur.
11. Ödünleme/ Telafi
Kişinin kendisini eksik ya da yetersiz bulduğu bir yönünü görünmez kılmak için başka bir yönünün ön plana çıkarma çabasıdır.
Kendisini sosyal anlamda beceriksiz bulan, arkadaşlık ilişkileri kurmakta zorlanan veya kendisini yeterince çekici bulmayan birinin çok çalışarak akademik alanda ilerleme çabası veya başarısız bir evlilik geçiren daha sonra boşanan birinin özellikle boşandıktan sonra iş hayatına gereğinden fazla zaman ayırması, telafiye örnek olarak verilebilir.
12. Düş Kurma / Hayal Kurma
Kişinin karşılanmayan istek, dürtü ve ihtiyaçlarının hayal yoluyla giderilmesidir.
Kişi kendini içinde olduğu durumda değil de, içinde olmak istediği durumda kendini hayal edip, gerçeklerden uzaklaşarak kaygıyla baş etmeye çalışır.
Yoksul birinin kendisine piyango çıkarsa ne yapacağını düşünmesi, bir süreliğine hayal yoluyla da olsa ihtiyaçlarının giderilmesini sağlar. Böylece yoksulluğunun yarattığı kaygıyla baş etmiş olur. Ancak bunun çok sık kullanılması da, içinde olduğu durumun farkına tekrar vardığında daha çok kaygı duymasına ve uyum sorunu yaşamasına neden olabilir.
Yorumlar